bugün

entry'ler (310)

çok güzel severdin

çok güzel severdin, sevdiğiniz kişiye ulaşılamıyor şimdi.
benim yaşama sevincim bitti, şebekem kayıp.

çok güzel severdin, uzun soluklu bir şiir gibi.
ve her şiir gibi,
bitti.

içime nottur: canını acıtmaktan vazgeç, daha fazla acımıyor, öldü çünkü.

çok güzel severdin

çok güzel severdin, kedileri falan.
sana hiç alamadığım bir kedi. adı limon olsun mu mesela. gri bir kediye limon ismi koymak tuhaf değil mi? değil.

çok güzel severdin, güvercinleri falan.
güvercinlerle bakışanları severdin, bir tek sen severdin. bir tek sen anlardın. kuşlarla bakışan tuhaf adamları anlayan o kadınlardan kalmadı şimdi.

çok güzel severdin, şiirleri falan.
bir şiir yazılacak ve sana okunmayacak mesela. içimi acıtan bir şey var şuramda, dökülsem, çıkmaz.

çok güzel severdin, şarkıları falan.
öyleyse sezen aksu'dan gelsin.
vay.

çok güzel severdin

çok güzel severdin, sonra işte yaşlandım *.
ıslanmak gibi yokluğun.
ve benim şemsiyelerim hep o vestiyerde asılı durur, bilirsin.

çok güzel severdin, ne kadarını anlatırsam daha az acır acaba içim.
içim üç filin zıpladığı bir domates tarlası şimdi.
ikisi öne, biri arkaya.

çok güzel severdin, sevgi sözcüklerinden birisi, müdür.
müdür derdin, gülerdik, elemanlar izinde, ofis kapalı.
ofis dediğim kalbim.

çok güzel severdin, çok güzel oldu gidişin.
çok güzel çiçekler şimdi içimdeki toprağın üstünde, pembe.
baharla açan mezar çiçekleri.

çok güzel severdin, elini böyle koyup yüzüme.
şimdi yüzümde elinin izi, her gün traş oluşumun sebebini bilmeyenler öğrensin.

uyu geceler şimdi, nerde uyuyorsan,kiminle uyuyorsan hani.
ben seni hiç uyutmadım, pardon, unutmadım.
çok güzel severdin, ancak rüya olabilirdi sevişin.
şimdi saat çaldı, bitti gece,
ve gittin.

uludağ sözlük yazarlarının twitter sayfaları

http://www.twitter.com/siyahmarti

ne çok istiyoruz söylediklerimizin görünmesini. duyulmasını demiyorum bak, herkes kendi sesiyle okur çünkü.

çok güzel severdin

çok güzel severdin, ne şanslı bir adam o şimdi.
kahvaltı etsin seninle, ellerinle ekmeğine bir şeyler sür mesela, çok güzel sürerdin.
çünkü senin ellerin küçük bir dünyadır. aynısından iki tane olması da hediye üstelik.
bilsin kıymetini.

çok güzel severdin, gülüşün gibi.
gülüşünle ilgili anayasa maddesi olsun dilerim, değişmesin. varsın ben görmeyeyim gülüşünü, aydınlansın ülke güneşin başka yerleri aydınlattığı zamanlarında. siz nasıl diyorsunuz? hah, gece.

çok güzel severdin, bu bitmeyecek bir hikaye.
ve bütün güzel sevenler gibi,
ve bütün güzel atlarıyla içimin,
gittin.

çok güzel severdin

çok güzel severdin, böyle mektuplarla falan.
küçük prens çizerdin. elinin izini çizerdin. sen el izi çizmek nedir bilir misin?

çok güzel severdin, böyle öpücüklerle falan.
dudaklarınla hesaplardın yüzölçümümü. o dudaklar başka gülüşlere mi açılıyor şimdi?
sen iç ezilmesi nedir bilir misin?

çok güzel severdin,
şimdi -di'li geçmiş acılarımın kipi. sevmek hangi zamanlara çekilebilir türkçede, bilir misin?

ömrümün geniş zamanıydın,
gittin.

hüzüntü

üzüntüden farklı bir ruh hali. üzülmek gelip geçici gibi, bu değil.
elinden bir şey gelmemesinden duyulan sürekli bir hüzün hali.

babanızı bir daha göremeyecek olmanız mesela. üzüntü yeter mi? yetmez bence.
içinizde oturan büyük bir ıslaklık hüzüntü, böyle ciğerlerinizde sanki.
diyaframınızın üstünde.

her nefes alışınız hüzün. unuttuğunuz zamanlar hariç.
unutmasa yaşayamaz ki insan.

münir özkul

kendisinin kütlesi kadar kocaman bir kaya olsa ve ölmesini bekleyenlerin kafasına düşse diye dua ettiğim türk sinemasının unutulmaz aktörü.

o kadar merak etmeyin, o kadar dert etmeyin, vakti gelince ölecek o da elbette.
fani yani, korkmayın.

ironika

kitabı nereden bulacağını soranlar için, şöyleymiş;
ironika; istanbul'da Beşiktaş Kabalcı, Bakırköy Kabalcı ve Beyaz Adam, Kadıköy Akmar Pasajı Kitap kurdu ve atika, Nezih kitabevindeymiş artık. Ankara'da ise dost, turhan ve Birleşik kitabevlerinde.
böyle işte.

bir de internet kitapçılarında varmış artık;

d&r
http://www.dr.com.tr/Kita...iiri/urunno=0000000388382

idefix
http://www.idefix.com/kit...?sid=D9525X0884LZKCUAYOPC

nesir macunu

tüm eleştirilere teşekkür eden bir macundur kendisi. her eleştirinin mutlaka dikkate değer bir yanı vardır. yalnız şunu bilmenizi istiyor, kitabın fiyatı kendi kararı değil. herhangi tecimsel (ticari) bir kaygısı da yok. kitap hiç satılmasa da çok satılsa da bir şey değişmeyecek kendisi için.

neyse, uludağ sözlük için geçici gündemlerden birisi olmuş kendisi bir geceliğine. zararı yok.
keşke önce kitabı okusaydınız.

herkesin bir hikayesi vardır ama herkesin bir şiiri yok çünkü.

şehitlere şiirler

"mehmet bizi affet" şekilnde olacaksa hiç yazılmasınlar.
ateş düştüğü yeri yakmıyor, dağlıyor artık çünkü.
dağlarda ölümün gölgesinde, hatta ölümün kucağında, bayrağa sarılı olarak dönülen evlerde yazılsın o şiirler.

siz oturun klavyelerinizin başına, ve saçmalayın. bakire kadınlardan, şişman kadınlardan, izmirli kadınlardan falan bahsedin. barça'dan mesela.

aynı partilere oy vermeye devam ettiğiniz halde, şehitleri, en azından gittikleri yerde rahat bırakın. anneleri adına.

tek gidiş bilet gözlerin

hep üstünde taşıdığın.

hani minik burnunun hemen üstünde. geniş alnının altında. kahrolsun fonetik.
hani sen gülünce onların da güldüğü gözlerin.

tek bilet gidiş gözlerin.

bıkmadan anlatıyorum, herkes bilsin diye. herkes yerine herkesler diyen teyzeler vardır hani, annem de öyle.

anlatıyorum, bilsin istiyorum insanlar, bir insan gözleriyle nasıl güler öyle.

bir insan gözlerini hangi yalnızlığa devirir, nasıl bilet kesilir dolu otobüslere.

seninle ben, senlen ben, kahrolsun fonetik.

tek gidiş bilet gözlerin

oysa sana hanımelleri toplamıştım ben.
bir hanımın eli nasıl toplanırsa öyle. dikenlerini batıra batıra güller. gülesin diye.

çokça kasımpatılar. eylül'e inat.

elimde çiçeklerle duruyorum kalbinin kapısında. hani ellerimde çiçekler dedi ya bilmem kaç yaşından sonra amca.

bütün paramı bir bilete vermemiştim senin gibi. çiçeklere oynadım, kaybettim.
tek maçtan yattı yalnızlığım.

tek bilet gidiş gözlerin.

tek gidiş bilet gözlerin

gitme desem de gideceksin, biliyorum.
içimden biliyorum bunu.
bineceksin o trene, -tiren derlerdi bazı şairler hani-

tek gidiş bilet gözlerin

gözlerin iki küçük delik kalbimde. kanım sana karışsın diye.

aşkar

bir edebiyat dergisi.

18. sayısında 90 kuşağının üç önemli şairi ali ayçil, cevdet karal ve hakan şarkdemir üzerinde mini sosyalar hazırlamış, görüntüsüyle birlikte içeriğini de zenginleştirmiş bir edebiyat dergisi hem de. edebiyat dergisi olmanın farklı görüşlerden farklı seslere yer vermesinin önemi büyük.

dergi ile ilgili yazılmış bir tanıtım yazısını buraya alıntılayarak bitirelim;

yayın hayatında dördüncü yılına giren aşkar dergisi dördüncü yaşını yeni tasarımı ve içeriği ile kutladı. derginin yeniden doğuşuna şahit oluyoruz diyebiliriz. dergide göze çarpan ilk yenilik kuşkusuz derginin tasarımı. derginin hem boyutu değişmiş, hem de dergiye renk gelmiş. elinize aldığınızda işte aşkar böyle olmalıydı; diyeceğinizi duyar gibiyim. dergide şeklî değişikliğin haricinde fark edilen diğer değişiklik idris ekinci ve hüseyin karacalar'ın artık editörlüğü birlikte yürütecek oluşları.
aşkar dergisi bu on sekizinci sayısında ali ayçil, hakan şarkdemir ve cevdet karal'ın üzerine eğilmiş, ismi geçen şairlerin yazın hayatına bütüncül bir gözle bakmışlar. bu şairler hakkında müstakil yazılardan küçük dosyalar oluşturulmuş. ayrıca ali ayçil ve hakan şarkdemir birer söyleşi vermişler dergiye. aşkar dergisini sanırım bu küçük dosyalardan ötürü kutlamalıyız. çünkü şiirimizin yakın tarihine eğilmek şiiri besleyen en önemli girişimlerden biridir. belkide bu küçük dosyaların devamını beklemeliyiz aşkar'dan. bu noktada editörün müjdesini aktaralım sizlere: aşkar bu sayısında başlattığı doksanlı yıllarda şiirlerini yayımlatmaya başlayan şairlerin dosyalarını önümüzdeki sayılarda da yapmaya devam edecektir
bu dosyaların yanı sıra dergi şiirleriyle de dikkat çekiyor. dosya isimleri birer şiir ile katılmışlar dergiye. cevdet karal (cesedi nereye gömelim), ali ayçil (yeleler), hakan şarkdemir (kaygı hanım söylemiş/görelim ne söylemiş), bünyamin k. şiirleriyle tabiri caizse sürpriz yapmışlar. hüseyin karacalar, idris ekinci, aziz mahmut öncel, melih erdoğan, ilhan kayhan, veysel karani tur, özgür ballı, ilhami yavuz, nezihe eylül, hikmet çamcı ve irfan dağ derginin diğer şairleri. ve bu şiirlerin sırasıyla sonuna kadar okunacağından şüphem yok. dergi şiirleriyle okuru heyecanlandırıyor.
aşkar dergisinde bu sayıda çok iyi öyküler okuyacağınızı da vaat ediyorum. aykut ertuğrul, mustafa çiftçi, ismail isparta, selin karacan öyküleriyle aşkar'da yerlerini almışlar. aykut ertuğrul'u aşkar'da önceki yıllarda sık sık gördük, iyi öyküleriyle yer almıştı. bu öyküyü de kaçırmamalısınız. dergide ilk defa ama iyi bir öyküyle görünen isim ise selin karacan.
"ben ismet özel şair" kitabıyla isminden söz ettiren reşit güngör kalkan "kekliğim kınalıdır" başlıklı denemesiyle selamlıyor okuru. keklik severlere duyurulur ki güzel bir yazı var aşkar’da. ayrıca ferhat nabi güller "islam toplumunun ekonomik strüktürü" başlıklı yazısıyla derginin sayfalarının dolu dolu olmasını sağlayan isimlerden biri.
bu yeni döneminde aşkar'ın fazlasıyla dikkat çekeceğini düşünüyorum. yeni dosyalar, yeni çalışmalar vaat eden aşkar dergisi seksen sekiz sayfalık jilet gibi bir dergi olmuş. "ilk söz yerine" başlıklı editör yazısından bir alıntı ile bitirelim sözümüzü: "biz bir ses olduk; yankısı nereden nasıl gelir, bu da aşkar'la yan yana olmayı göze alanlara bağlı". *

sözlük yazarlarının zeka seviyeleri

beni saymazsanız ortalaması epey yükselir. standart sapmaya etki edecek kadar yani.
bir siz akıllsınız çünkü.

sonuçu ikiye böler, üç ekler, kafadan çıkaraırsanız, abidik gubidik bir 40 kalır.
evet evet , mhp'nin 40. yılı.
ne sandınız.

özgürce sözlük

793 tane yazar burada muhteşem şeyler yazarken, kaliteden geçilmiyorken, bir yazar evet reklamı olsun diye bir yerden bahsetti diye birilerini gücendirmiş, öyle bir yere vesile olmuş site.

kokanı mı kalmış arkadaşım, adam ayda bir kez, kendisi için kıymetli bir yerin reklamını yapmış işte.
öyle bir site burası.
sen gelme.

özgürce sözlük

çok dinamik olmasa da asla ölmemiş, ölmeyecek bir sözlük gibi duruyor.
yani ara sıra tekleyen, ama aküsü asla bitmeyen bir yer.

benim ve arkadaşlarımın (çoğu birebir arkadaşım evet) hayat hakkında yazdığı, içinde çok fazla , futbol, magazin , troll barındırmayan, kendi halinde naif bir sözlük.

öncelikle bir iddia ila başlayan , ama 15.000 entry sınırını geçmiş, (bu sayı size az gözükebilir elbette ama bizim için önemli), hayatımda bambaşka bir yeri ve önemi olan bir sözlük burası.

katılmak isteyenlere koşulsuz yazarlık veriyor evet, ve bugüne kadar beni yanıltan çıkmadı. çıkarsa da bir tuşa bakıyor sonuçta.

yeni yazarlarını bekliyor şu an. yeni arkadaşlarını diyelim.

futbolcuları havaalanında karşılama komedisi

nedense sadece Beşiktaş taraftarı yapınca komedi olarak adlandırılıyor. zamanında kulüp başkanının mehmet topuz un şöforlüğünü yaptığını da gördük biz.
ayrıca dünyanın pek çok ülkesinde taraftarlar yeni yıldıza , yıldızlara ilgi ve sevgi gösteriyorlar normal bu.

insua için bağırdınız, pino için bağırdınız zamanında arkadaşlar.

şimdi beşiktaş 3 tane dünya çapında oyuncuyu aynı uçakla getirecek ve taraftarı sevinmeyecek öyle mi?

ya bu futbol muhabbetinden hiç hoşlanmıyorum ama bu ikiyüzlülük benim canımı sıkıyor.
yoksa havaalanına gidip topçu karşılayacak kadar kafayı yemedim henüz.

ay perisi

2011 yılında hala kadın demek yerine bayan demeyi tercih ediyor.
hem de göğüs dekoltesinden bahsederken.

nasıl bir aydınlanma yaşadığımı anlatamam.